Bir web projesi için kapasite planlama toplantısında en çok gelen sorulardan biri şu oluyor: “Sunucuyu hallederiz de, altında hangi web sunucusunu kullanacağız?” Özellikle WordPress, Laravel veya benzeri PHP tabanlı projelerde; LiteSpeed, Nginx ve Apache üçlüsü arasında kararsız kalmak oldukça yaygın. Ben de hem kendi projelerimde hem de müşterilerimde bu üç web sunucusunu farklı senaryolarda defalarca test etme fırsatı buldum.
Bu yazıda teorik değil, pratik odaklı bir LiteSpeed, Nginx ve Apache karşılaştırması yapacağım. Hangi senaryoda hangisi daha hızlı, hangisi daha az RAM tüketiyor, hangisi yönetmesi daha kolay; hepsini sade bir dille anlatacağım. Yönetilen/VPS sunucularda, Paylaşımlı hostingde ve yüksek trafikli projelerde hangi tercihlerin mantıklı olduğuna da değineceğim. Eğer projeniz için doğru web sunucusunu seçmeye çalışıyorsanız, bu yazıyı okuduktan sonra kafanızdaki soru işaretlerinin büyük kısmı netleşmiş olacak.
LiteSpeed, Nginx ve Apache Kısaca Nedir?
Apache: Klasik ama Hâlâ Çok Kullanılan
Apache, uzun yıllardır web dünyasının en eski ve en yaygın kullanılan web sunucularından biri. Modül yapısı sayesinde esnek, .htaccess desteği sayesinde özellikle paylaşımlı hosting tarafında son derece popüler. Çoğu kontrol paneli (cPanel, Plesk vb.) Apache ile büyüdü ve hâlâ arka planda yaygın olarak kullanılıyor.
Avantajı, dokümantasyonun ve topluluk desteğinin çok geniş olması. Dezavantajı ise, özellikle yüksek eşzamanlı bağlantı altında CPU ve RAM kullanımının diğer alternatiflere göre daha agresif artması. Özellikle event tabanlı mimari yerine klasik prefork/worker yapılarını yanlış konfigürasyonla kullanınca, performans çabuk tıkanabiliyor.
Nginx: Hafif, Hızlı ve Ters Proxy Ustası
Nginx, olay tabanlı (event-driven) mimarisi sayesinde binlerce eşzamanlı bağlantıyı düşük kaynakla yönetebilmesiyle biliniyor. Bu yüzden statik dosyalar (CSS, JS, görseller) ve ters proxy (reverse proxy) görevleri için uzun süredir favorilerimden biri.
Konfigürasyonu Apache kadar “dosyayı aç, .htaccess’e yaz” basitliğinde değil; ama bir kez mantığını kavradığınızda hem performanslı hem de esnek bir yapı elde ediyorsunuz. Özellikle HTTP/2 ve HTTP/3, gzip/brotli sıkıştırma, cache ve load balancing için Nginx oldukça güçlü bir seçenek.
LiteSpeed: Özellikle PHP ve WordPress İçin Optimize
LiteSpeed ise daha modern bir yaklaşım sunan, ticari lisanslı bir web sunucusu. Açık kaynak değil; ancak sunduğu özellikle LSCache entegrasyonu, PHP performansı ve .htaccess uyumluluğu nedeniyle WordPress projelerinde ciddi avantaj sağlıyor.
LiteSpeed, Apache konfigürasyonlarını büyük ölçüde desteklediği için geçiş süreci de nispeten kolay. Özellikle “Mevcut Apache yapılandırmamı bozmadan hız kazanmak istiyorum” diyen projelerde oldukça mantıklı bir tercih olabiliyor. Kaynak kullanımında da event tabanlı bir mimari kullandığı için, yüksek trafikte Apache’den çok daha stabil çalışıyor.
Performans Karşılaştırması: Hangi Senaryoda Hangisi Daha Hızlı?
Statik İçerikler (CSS, JS, Görseller) İçin Hız
Statik dosyalar söz konusu olduğunda iş oldukça net: Nginx ve LiteSpeed genelde Apache’den daha hızlı. Bunun sebebi, her istek için ayrı bir süreç (process/thread) açmadan, olay tabanlı bir şekilde bağlantıları yönetmeleri.
- Yüksek sayıda küçük istek (örneğin bir front-end framework ile gelen onlarca JS dosyası) varsa, Nginx ve LiteSpeed çok daha az RAM kullanır.
- Apache doğru yapılandırılmadıysa (özellikle prefork modu + PHP modülü ile) yoğun trafikte CPU ve RAM şişmesi sık görülür.
Bu noktada bir CDN kullanıyorsanız, statik dosyalarınız zaten CDN üzerinden sunulacağı için, arka plandaki web sunucusunun etkisi biraz daha azalır. Bu konuyu detaylı anlattığım CDN ile web sitesi hızlandırma rehberine de göz atmanızı öneririm.
Dinamik İçerikler (PHP, WordPress, Laravel) İçin Hız
Dinamik içeriklerde iş biraz daha karışık. Burada devreye sadece web sunucusu değil, PHP-FPM ayarları, opcode cache (OPcache), veritabanı optimizasyonu da giriyor. Ancak genel eğilim şu şekilde:
- LiteSpeed: Özellikle WordPress ve WooCommerce’te doğru LSCache kurgusuyla çoğu zaman en hızlı sonuçları veriyor. Dinamik sayfaları da akıllıca cache’leyip statik gibi sunabiliyor.
- Nginx + PHP-FPM: İyi ayarlanmış bir Nginx + PHP-FPM yapısı da çok yüksek performans verebilir. Fakat cache stratejilerini genelde uygulama tarafında (WordPress cache eklentileri, FastCGI cache vb.) sizin tasarlamanız gerekiyor.
- Apache + PHP-FPM: Doğru modüller ve MPM (event) ile hâlâ iş görür; fakat aynı donanımda Nginx veya LiteSpeed’e göre genelde daha fazla kaynak tüketir.
Özellikle WordPress performansını artırmak istiyorsanız, sadece web sunucusunu değil, tema, eklentiler ve veritabanı tarafını da ele almanız şart. Bu konuda daha detaylı ipuçlarını WordPress hızlandırma rehberi yazımda topladım.
HTTP/2 ve HTTP/3 Desteği
Modern web performansı tartışmasında HTTP/2 ve HTTP/3’ü hesaba katmadan karar vermek pek mantıklı değil. Çünkü tarayıcı ile sunucu arasındaki isteklerin verimli yönetilmesi, özellikle çok sayıda küçük dosya çağrısı olan sitelerde ciddi fark yaratıyor.
- LiteSpeed: HTTP/2 ve HTTP/3 (QUIC) desteğinde oldukça güçlü ve konfigürasyonu basit.
- Nginx: HTTP/2 desteği oturdu, HTTP/3 desteği de giderek yaygınlaşıyor; ancak bazen sürüm ve derleme seçeneklerine dikkat etmek gerekiyor.
- Apache: HTTP/2 desteği mevcut, ama performans ve stabilite tarafında diğer ikisine göre daha çok ince ayar gerektirebiliyor.
HTTP/2 ve HTTP/3’ün ne getirdiğini, nasıl etkinleştirebileceğinizi daha önce detaylıca anlattığım HTTP/2 ve HTTP/3 rehberine mutlaka göz atın. Web sunucusu seçiminizi yaparken bu protokolleri ne kadar rahat etkinleştirebileceğinizi de hesaba katın.
TLS/SSL Üzerinden Trafik ve CPU Kullanımı
HTTPS trafiğinde bağlantı kurulumu ve şifreleme işlemleri CPU üzerinde ek yük oluşturur. Özellikle e-ticaret sitelerinde, her sayfanın HTTPS üzerinden çalıştığını düşünürsek bu yük önem kazanıyor.
- Nginx ve LiteSpeed, TLS sonlandırma ve bağlantı yönetiminde genelde daha verimli.
- Apache, doğru modüller ve MPM ile iyi ayarlanırsa iş görür ama eşit donanımda daha yüksek CPU kullanımı görebilirsiniz.
SSL tarafını da ihmal etmeyin. Eğer hala HTTP’den HTTPS’ye tam geçiş yapmadıysanız, SEO kaybı olmadan HTTPS geçiş rehberini incelemeniz faydalı olur.
Kaynak Kullanımı, Ölçeklenebilirlik ve Maliyet
CPU ve RAM Kullanımı
Gerçek projelerde farkı en çok hissettiğim yer burası. Aynı donanım üzerinde basit yük testleri yaptığımda:
- Nginx, özellikle statik dosya ve ters proxy senaryosunda en hafif çözümlerden biri.
- LiteSpeed, dinamik ve cache’lenebilir içerikte hem hızlı hem de kaynakları verimli kullanıyor.
- Apache, yüksek eşzamanlı bağlantılarda CPU ve RAM’i daha hızlı tüketebiliyor.
Eğer VPS veya Fiziksel Sunucunuzun kaynakları kısıtlıysa; Nginx veya LiteSpeed genellikle sizi daha uzun süre idare eder. Zaten bu konuyu daha geniş çerçevede ele aldığım sunucu performansını artırma rehberinde de benzer örneklerle anlatıyorum.
Açık Kaynak vs Lisanslı Yazılım
Nginx ve Apache açık kaynak, LiteSpeed ise ticari lisanslı bir çözüm. Bu, doğrudan maliyet ve lisans yönetimi anlamına geliyor.
- Başlangıç aşamasında bütçeniz kısıtlıysa, Nginx + Apache (reverse proxy) kombinasyonu ile oldukça ciddi performans kazanımları sağlayabilirsiniz.
- Daha az uğraşla, hazır cache eklentileri ve kontrol paneli entegrasyonlarıyla hızlı sonuç almak istiyorsanız, LiteSpeed lisans maliyetini göze almanız gerekir.
Eğer yönetilen VPS veya özel sunucu hizmeti alıyorsanız, bazı sağlayıcılar (örneğin DCHost) zaten LiteSpeed veya Nginx destekli yapılandırmaları hazır paket olarak sunabiliyor. Böyle durumlarda lisans ve kurulum detaylarıyla uğraşmadan işin performans tarafına odaklanmanız mümkün oluyor.
Ölçeklenebilirlik ve Yük Dengeleme
Tek sunucunun ötesine geçip birden fazla backend sunucuyu load balancer arkasına koyduğunuz anda Nginx ve LiteSpeed’in esnekliği daha da öne çıkıyor.
- Nginx, çok basit bir konfigürasyonla birden fazla upstream sunucuya trafik dağıtma konusunda çok başarılı.
- LiteSpeed de benzer şekilde ölçeklenebilir mimarilerde rahatlıkla kullanılabiliyor, ancak lisans boyutu ve maliyet planlamasını iyi yapmak gerekiyor.
- Apache ile de load balancing mümkün; ancak genelde önüne Nginx koyup onu asıl yük dengeleyici olarak kullanmak daha mantıklı oluyor.
Daha kompleks veri merkezi topolojilerinde, veri merkezlerinde yük dengeleme stratejilerini anlamak da kritik. Web sunucusu seçimi, bu mimarinin sadece bir parçası.
WordPress ve PHP Uygulamalarında Gerçek Dünya Senaryoları
Senaryo 1: Trafiği Artan WordPress Blog
Orta ölçekli bir WordPress blogunda, başlangıçta Apache ile çalışan bir paylaşımlı hosting kullanılabiliyor. Trafik artmaya başladığında ilk hissedilen şey, gecikmeler ve zaman zaman 503 hataları oluyor. Böyle bir durumda:
- Önce CDN + cache eklentisi ile nefes aldırmak mantıklı.
- Ardından yönetilen bir VPS’e geçip Nginx veya LiteSpeed’e taşımak, uzun vadede daha sağlıklı bir çözüm.
Paylaşımlı hostingten VPS’e geçiş zamanı konusunda kararsızsanız, paylaşımlı hostingten VPS’e geçiş rehberinde bu eşiği nasıl belirleyebileceğinizi detaylı anlattım.
Senaryo 2: WooCommerce ile E-Ticaret Sitesi
WooCommerce projelerinde, hem dinamik sepet işlemleri hem de yönetim paneli tarafı yoğun kaynak tüketiyor. Burada yaptığım testlerde:
- LiteSpeed + LSCache ile sayfa açılış süreleri ve TTFB ciddi ölçüde düştü.
- İyi yapılandırılmış Nginx + PHP-FPM + WordPress cache eklentisi ile de rekabetçi sonuçlar aldım, ama konfigürasyon tarafında daha fazla emek gerekti.
- Apache tarafında ise aynı donanımda çok daha erken CPU sınırına çarpma eğilimi gördüm.
Özellikle kampanya dönemlerinde ani trafik patlamalarında, event tabanlı mimariye sahip Nginx veya LiteSpeed’in stabil kaldığını, Apache’nin ise daha çabuk zorlandığını defalarca gözlemledim.
Senaryo 3: Mikroservis Mimarisi ve API Trafiği
API ağırlıklı, mikroservis tabanlı projelerde ise genelde Nginx’i ters proxy ve gateway olarak kullanmak daha mantıklı oluyor. Burada performans kadar, esnek yeniden yazma (rewrite) kuralları, rate limiting ve güvenlik filtreleri de devreye giriyor.
Bu tarz yapılarda, arka planda hangi uygulama sunucusunu (Node.js, Go, PHP-FPM vb.) kullanırsanız kullanın, Nginx’in ön tarafta hafif ve esnek bir reverse proxy olarak konumlanması ölçeklenebilirlik açısından oldukça avantajlı.
Hangi Web Sunucusunu Seçmelisiniz? Adım Adım Karar Matrisi
1. Barındırma Türünüzü Netleştirin
Önce hangi barındırma türünü kullandığınızı netleştirin:
- Paylaşımlı hosting: Çoğu zaman web sunucusunu siz seçemezsiniz. Sağlayıcınız Apache, Nginx veya LiteSpeed kullanıyor olabilir.
- VPS / Bulut Sunucu: Root erişiminiz varsa istediğiniz web sunucusunu kurup yönetebilirsiniz.
- Fiziksel sunucu: Özellikle yüksek trafikli projelerde komple mimariyi kendiniz tasarlayabilirsiniz.
VPS tarafında sunucu yönetimi size ağır geliyorsa, managed vs unmanaged VPS rehberine göz atarak ihtiyacınıza uygun yönetim modelini seçebilirsiniz.
2. Proje Tipinizi ve Trafik Profilinizi Belirleyin
- Küçük blog / kurumsal site: Trafiğiniz çok yüksek değilse, iyi optimize edilmiş Apache bile çoğu zaman fazlasıyla yeterli olur.
- Orta/büyük ölçekli WordPress veya WooCommerce: LiteSpeed + LSCache ya da Nginx + iyi cache stratejisi ciddi performans farkı yaratır.
- API ve mikroservis mimarisi: Nginx genelde ilk tercih olur, arka planda başka sunucular çalışabilir.
3. Yönetim Kolaylığı ve Ekip Yetkinliği
Performans kadar, ekibinizin hangi araca daha aşina olduğu da önemli. .htaccess ve Apache ekosistemine alışkın bir ekip için LiteSpeed’e geçmek daha konforlu olabilir. Nginx tarafı ise biraz daha öğrenme eğrisi gerektirse de, uzun vadede esnek ve hafif bir yapı sunar.
Sunucu yönetimi, güncellemeler, güvenlik yamaları gibi işleri de unutmamak lazım. Bu konulara mesafe hissediyorsanız, iyi tasarlanmış yönetilen bir VPS veya sunucu hizmeti (örneğin DCHost gibi sağlayıcıların sunduğu yönetilen hizmetler) size ciddi zaman kazandırabilir. Temel bakım adımlarını öğrenmek için VPS sunucu yönetimi rehberimi de okuyabilirsiniz.
4. Gelecekteki Ölçeklenme ve Veri Merkezi Lokasyonu
Bugün küçük olabilirsiniz, ama 6-12 ay sonrasını da düşünün. Trafiğiniz artarsa, sunucunuzu farklı bir veri merkezine veya bölgeye taşımanız gerekebilir. Bu noktada web sunucunuzun CDN, reverse proxy ve load balancing yapılarıyla ne kadar uyumlu olduğu önemli hale geliyor.
Hedef kitlenize en yakın veri merkezi lokasyonunu seçmek performans açısından kritik. Bu konuda detaylı yazdığım veri merkezi lokasyonu ve sunucu bölgesi rehberi de karar sürecinize yardımcı olacaktır.
Sonuç: Tek Bir Kazanan Yok, Doğru Senaryoya Göre Kazanan Değişiyor
LiteSpeed, Nginx ve Apache arasında “tek bir kazanan” ilan etmek teknik olarak da pratikte de doğru değil. Her birinin parladığı ve zayıf kaldığı alanlar var. Yıllardır farklı projelerde bu üçlüyü yan yana test ettikçe şunu gördüm: en hızlı web sunucusu, projenize ve altyapınıza en iyi uyan web sunucusu.
Özetlersek:
- Apache: Küçük ve orta ölçekli, klasik yapıda projeler için, özellikle .htaccess bağımlılığı olan ortamlarda hâlâ gayet iş görür.
- Nginx: Hafifliği, ters proxy yetenekleri ve ölçeklenebilirliği ile API, mikroservis ve yüksek trafikli senaryolarda çok güçlü bir aday.
- LiteSpeed: Özellikle WordPress ve PHP tabanlı sitelerde, LSCache ile birlikte hem hız hem de yönetim kolaylığı açısından en pratik çözümlerden biri.
Eğer şu an yeni bir mimari tasarlıyorsanız, önce barındırma tipinizi, bütçenizi ve ekibinizin deneyim seviyesini netleştirin. Ardından bu yazıdaki karşılaştırmayı kendi projenize uyarlayıp, hangisinin sizin için daha mantıklı olduğuna karar verin. İleride bu üçlü için daha spesifik benchmark testleri ve örnek konfigürasyonlar da paylaşmayı planlıyorum; özellikle merak ettiğiniz senaryolar varsa yorum veya mesajla iletebilirsiniz.